28 Mar 2010

İSKENDERUN YOLCULUĞU

İnsan hayatında öyle anlar vardır ki o anı yaşamalısınız. Sonra keşke dememek ve pişman olmamak için bu bence gereklidir. Bundan 30 sene önce acemi birliği Dz Er EĞt.Alayı'na acemi eğitimi için gittiğim ve dağıtımda yine orada kaldığım İskenderun 1.Dz Er Eğitim komutanlığında bu sefer yeğenim bilal Kocuk'un
askeri yemin merasini dolaysı ile gitmek ve aynı zamanda askerliğimin 20 ayını geçirdiğim alayı görmekt üzere yola çıkttık.


ben askerken çok az bir kısmı hizmete açılan toros dağlarındaki otoyol'un büyük kısmı hizmete alınmış ve Kırkgeçit denilen yerkde 20 adet viyadük ve 7 adet en kısası 207 m-ile 1000 m. uzunluklarında olan tüneller vasıtasıyla torosları aşarak Adana oradan İskenderun'a ulaştık ve alayın önünde otobüsten saat 09.00'da indik zaten yemin merasimi de 10.00'da başladı ve 11.00'de bitti.



Kırkgeçit 20 adet viyadük ve 7 adet tüneller zinciri.,


Sabaha karşı Torosların muhteşem görünüşü eşliğinde ilerliyoruz,






buradan daha önceki geçişlerimde hiç tünel yapma ihtiyacı olmayan bu tüneli niye yapmışlar acaba diye kendi kendime soruyordum. Her halde bu soru bir çok kişinin aklından geçmişki bir tabela koymuşlar "bu tünel ekolejik dengeyi korumak amacı ile yapılmıştır." diyordu. Evet otoyolun torosları bölen bir unsur olduğunu düşünürsk yaban hayvanlarının karşıya geçmeleri için düşünülmüş.



ve yemin merasibi başladı,







bu resim makinanın dik çekiminden dolayı her ne kadar resim galerisi programında düzeltti isekte bloğa yine orjinalindeki gibi çıktı.
Bundan 30 sene önce arka planda disiplin mahkemesinin barakası vardı ve ben orada teskereme kadar Disuplin mahkemesinde yazıcılık yapmıştım bu resmide hatıra kalsın diye çektim.Hey gidi
günlyer hey.



















yemin merasiminden sonra bizim yeğen Bilal hemen sivilleri giymiş yanımıza geldi. Kendisi M.Y.O denizciyik mezunu dolayısı ile hemen antalya sahil güvenlik emrine serdümen olarak atamışlar. Hayırlısı olsun bu vesile ile tüm askerlerimize Cenabı ALLAH'tan hayırlı teskereler
Diliyorum..









,Bir kafede bir şeyler atıştırdık biz eski kuşak bir kenerda gençlerde başka masada bayağı koyu bir sohbete tutuşmuşlar ama konusunun askerlik lolduğu kesin..
soldan sağa Yeğenim Mustafa Kaya, oğlum Ali Anlayışlı, Yine köylümüz aynı zamanda akrabamız olan Selim Selamet ve taze askerimiz Bilal Kocuk..


Onları uçağa yetişmek üzere Antakyaya uğurladıktan sonra bizlerde iskenderunun merkezine inerek bir tur attık ve benim askerken gittiğim yerlere bakayım dedim ama çok değişim olduğundan o zamana ait pek bir şey kalmamış. Ve tanıdığım dostlardan yalnız bir tanesini bulabildim oda şehir dışına çıkmış babasına selamlarımızı iletmesi ricası ile oranın meşhur künefesini de tadarak iskenderundan ayrıldık.

Tarihi binada elektrik santrali bulunmakta,


















yine tarihi binada İskenderun Lisesi,





İskenderun doğuda bir çok ilimizde olduğu gibi değişik din mensuplarının bir arada yaşadığı bir ilçe işte bir tarihi kilise,








ve yine eski bir camii. 1864 yılında kaptan mehmet paşa tarafından yaptırılan camii aynı zamanda Ulu cami diye anılmakta,


saat kulesi,




heykel. Hafta sonları buraya merasim birliği olarak gördere b ayrak çekmeye gelirdik.







yine eski bir yapıda kayış ve elbise satan iş yeri.






iskenderuda bir zmanlar medineye kadar uzanan hicaz demir yolunun türkiyedeki son noktası.
(İngilizlerin hicaz demiryolunun önemini bildikleri için gerek lavrıns'ın kışktırtmaları ve ingiliz siterlini karşılığında araplara demir yolunun raylarını söktürmüşler ve malesef demir yolunu işlevsiz hale getirmişlerdir.Önlar körü körüne milliyetçilik duyguları ile İngilizlerin oyununa gelmişlmerdi.)
Tamam onları anladıkta günümüzde hızlı trenin en önemli parçasından biri olan km.lerce uzunluğundaki kalın bakır telleri çalanlar kimlerin oyununa geliyor acaba. diyede sormaktan kendimi alamıyorum.





akşam saat 17.15 de otobüsümüze binerek yola koyulduk iskenderunun çıkışında bu ilçeye hayat veren demir çelik fabrikası...




güneşin batışı akdenizde güzel yakamozlar eşliğinde sanki bize güle güle yine bekleriz der gibiydi.


18 Mar 2010

ZİYARETE GİTTİM

Bu gün hava güneşli her ne kadar rüzgar estiği zaman biraz üşütsede asım kardeşimin arılığında bulunan tek kovanımı ziyarete gittim. Gerçi, gerçekten arı ve arıcı dostu olan asımn kardeşim kovnımla ilgilensede son durumu gözlemlemek istedim ve asıma telefon ettim.Her ne kadar bizim yusuf şimşak kardeşimizin kovanlarını boyayacağını söylesede sağolsun bana eşlik etti.
Arılığa ulaşınca hemen körüğü yaktık ve benim arınmın bulunduğu tezgahtaki onun ve benim arılarımıza baktık. sıra benim kovana geldi.
kovda 10 çıta var arı ise takribi beş çıta içerisinden boş çıtaları alarak sıkıştırma uygulandı.







kovanda biraz rutubet vardı öyleki kovan musluğundan akarak iz bile yapmıştı

kovan arkasından bize göre sol tarafta arı toplanmış tahminim oradan güneş ısısını ilk gördüğü içindi ve sol taraftan ikinci çıtada ana yı gördük. Bu arının hangi ırk olduğunu karıştırdım yazın garanti ollsun karniyol anayla değiştireceğim ama arılar genelde sakindi.

erkek arılara tek tükte olsa rastladık.



işimiz bitince asım kardeşimizi Şimşak arkadaşımızın kovanlarını boyamak üzere aynı zamanda hemşerimde olan Mehmet çiftçinin marangoz dükkanına bıraktım.
Yusuf kardeşimizin kovanları güzel olmuş. Almanyadaki dostumuz Mehmet beyin kovanları örnek alınarak tasarlanmış. Gerçi ondan bizlerde örnek alarak kovanlarımızın bir çok yanını ona göre dizayn ediyoruz.
Yusuf karkdeşim kovan tabanının yarısına yakınını havalandırmalı olarak tasarlamış,



kat atma seviyesine gelince ana arı ızgarasını düşünmüş,






ve kapağıda kapatınca güzel dizayn edilmiş bir kovan ortaya çıkmış.
kovanları yapan marangoz ve aynı zamanda senelerin arıcısı Mehmet hemşerime kovanların tasarımının nasıl olduğunu sorduğumda "bırak ya böyle kovan mı olur, kovan söndürmek için ne yapacağınızı bilemiyorsunuz " Dedi.... dedik Mehmet abi bak artık dünya değişti artık geleneksel arıcılık yapanlar yerinde sayıyor ben bir şey biliyorum demiyorum dört senelik arıcıyım ama yenilikleri genelde takip ediyor ve uygulamaya çalışıyorum ve inanıyorumki sanal dünyadaki arıcı dostlarımız Türkiye arıcılığını daha iyi noktalara getirecek. bizim yaptığımız uygulanmış ve başarılı olmuş yöntemler.. dedim.
Asımın söylediğine göre abimizin bir çok arısı sönmüş elinde üç-dört tane kalmış eee tabi nede olsa tecrübeli arıcı geleneksel yöntemlerle arıcılık yapıyor.
ve yine dükkanda, bizim şimşağın eyaletinin bulunduğu bölgede arıcılık yapan tecrübeli bir arıcı ustası ile lkarşılaştım! oda çok zayıf arısına kek vermiş ve ikinci tur vermeyi düşünüyor onada bu aylarda dilimizin döndüğünce kek vermenin zararlarını anlattık asımla, ama pek aklına yatmamış olacakki kafasını sallaya sallaya gitti..




yusuf kardeşime yeni kovanlarının hayırlı olmasını, ve içlerinin şifa kaynağı balla dolmasını dua ederim..


4 Mar 2010

İNEBOLU DÖNÜŞÜ

26 Şubatta yola çıktığım İneboluya saat 16 civarlarında ulaştım daha önceki gelişimde koyu şerbet ve sıvı oksallik verdiğim arıların durumunu merak ettiğim için ilk önce her zaman yaptığgım gibi bahçeye dalarak arılara bakmak oldu. Gördüğüm manzara daha önce rastlamadığım türdendi kovan önlerinde bol miktarda arı ölüleri vardı...

daha önce bu zamanları arılaran yanına gitmediğim için bunun normal bir durum olup olmadığı konusunda bir fikrim yoktu.ama yerdekiler yaşlı kış arılarına benziyordu.













zaten genel olarak yoğun siste geldiğimiz ineboluda sis sahildede hakimdi ve yağmur yağıyordu
ben yine bir gün sonra yağmur altında kovanların durumunu öğrenmek için kapaklarını açıp baktım her kovanda arı mevcudu vardı bu beni biraz olsun rahatlattı,



ayın 28 yağmur biraz olsun dindi bende her koloniyi açıp bakma fırsatı buldum.hava kovan açmaya pek müsait olmasada her kovanı aç ıp baktım ve ikişer tane kabarmış çıta yavrulu çıtaların iki tarafına koydum.
yalnız bir kovanın ortasından bir ç ıta çekerek yavru varmı diye baktım yavru olduğu gibi anayıda hemen gördük.














duman oksalik vermek için yaptığım aletin ucunu 3/4 ten 1/2 parmağa rediksiyonla inderdim ve
ucuna ekledim.









ve borunun kovan uçuş deliğine girmesi için mengenede ovalleştirdim.





her kovana bir çay kaşığı oksaliği buharlaştırma yöntemi ile uyguladım,









uygulama çok kolay oldu 10 adet kovanımı 15 dakikada yaptım.




















10 dakika kapalı lkalan uçuş deliklerkini açınça arılar dışarıya çıkarak havalandırma yaptılar.











bu gün 2 mart hava çok güzel tam koloni kontrolu yapılacak zaman. bende öyle yaptım
polen gelişi güzeldi.


























ortalardan bir iki çıta çekerek baktım ve anaları ve yavru durumunu görmek rahatlattı.
şu ana kadar kendi hatamdan dolayı ana kaybeden olan kovan hariç kaybım yok gibi.


































yalnız bir kovanın bir çıtasında erkek gözleri ile karşılaştım. bu çıtanın arka yüze tamamen işçi arı gözleri vardı benim yorumum ana yaşlı veya erkek üretme hazırlığı başlamış.






bazı kovanlarımda rutubet gözlemledim, kıszmatse bir dahaki gidişimde koavanları değiştiriceğim















en zayıf olan kolonim ana kaybe dip b irleştirdiğim koloni idi anlayamadığın bir şekilde nüfus azalmış.yavru vardı. Bal durumuda iyiydi.???





iyiki arıların kontrollerinin yapmıştım.
öyleden sonra güneş gitti ve yerini yine sise bıraktı.


























geleceğim gün yani bu gün güneş yine açmış arılar polen getiriyordu fakat ben,
















son bir resim daha alarak arılarla vedalaştım.


















oksalik aletini uygulama yapmadan önce boşta denedim videosu,