5 Mar 2012

KIŞ.. KIŞ.......




Bir aydan bu yana çeşitli vesilelerle ertelediğimiz inebolu seyahatimizi bacanağım Ahmet ile şubat'ın 25 'i  sabah saat 06:30 yola çıkmamaızla başladı.  Memleketten aldığım habere göre iki gün önce baya çok kar yağmış ve benim dört adet kovan sehbadan düşerek devrilmiş. Haberi aldığımda canım sıkılmıştı ama yapacak bir şeyde yok öyle kar yağmışki insanlar evlerinden çıkmaya çekinir olmuşlar.


yolda kaynaşlıyı geçip Boluya yaklaşırken kar dağlarda ve yol kenarlarında kendini göstermeye başladı,




Kastamonuya yakın mola verdiğimiz Araç ilçesinde kar azdı ve  az sayıda kalan eski antik evlerden bir tanesi malesef yıkıldı yıkılacak.


Ve yine ilçelerimizden bir tanesi Küre ilçesi kışın genellikle karı eksik olmaz.


970 rakımdaki çuha doruğunu biraz geçince İnebolu ilçemiz göründü,
ve İnebolu köye varış....,
Kara yollarının mücadelesi  sonucu  kar yolda yoktu . Genellikle dağlarda çok olan kar bu sene kıyı kesimlerdede
çok olmuş.,Sahil yolu köyün ortasından geçtiğiiçin ulaşımda pek sıkıntı yaşanmıyor..


ben hemen akibetini meak ettiğim   4 aedet kkovanın durumunu öğrenmek için arılığa gittim
incelemem sonucunda kovanların sehbadan düşmesinin kar nedeni ile olmadığını  sehba ağaçlarının altındaki sadece bir yerde olan tuğlaların (Diğer yerlerde ağaç  var) kar suyu ile yumuşayıp üzerindeki kar ağırlığına dayanamayıp kırılması sonucu kovanların ön tarafına doğru yatmış. Babam elinden geldiği kadar düzeltmiş sağolsun
Hemen devrilen dört kovanı kontrol ettim zaten  bir tenesi daha önce yağmalanan kovan boştu diğer  üç tanesi sağlamdı fakat en fazla zarar  gören altı nolu kovan çıta aralarından gördüğüm  kadarı ile baya ölü arı arlar vardı ve mevcutta çok düşmüştü çıta çekemediğim için anasını olup olmadığını kontrol edemedim zira hava soğuktu,

ikincisi,

üçüncüsü, bunların durumu iyi salkımda olmasına rağmen iki ve üç çıtadalar.



kovanların üzerlerindeki temizlenen kar  sertleşmiş önlerinde duruyordu.
Hemen ateş yaktım ve 15 kg şekerle invert şurup  hazırladım,




5 lt.4 adet pet şişe oldu. ve şuruplukları doldurup çıtaların üzerlerine koydum. Ertesi gün kontrolde Bir tanesi hariç diğerleri şurbu çekmemeişti çünkü hava bayağı soğuktu şurup invert olduğu için ekşime riski yok hava ısındığı zaman nasıl olsa çekerler. Geri kalanları işe dünürşüme arılar uçuş yapmaya başladığı zaman vermesini söyedim.
27 şubatta  azalmaya başlayan kar,
akşama doğru havanın bozmasıyla,
gece kara çevirmiş ve sabah yine etraf beyazlamıştı.

Kara avcılığını sevmememe rağmen tüfek pas tutmaması kabilinden avlanalım dedim,
üç tane  bizim oralarda bakal denilen kara tavuk vurdum.  Daha çoktu ama bana bu bile fazla zaten av yasaklarıda başladı.   Bir kutu fişeklede tüfeğin pasını attım..:)))



babam daha öncedenden evin penceresinden bahçeye konan kuşlardan biraz avlamış,


bir gün sonra kar iyice doldurdu,



öyleki yer yer diz hizasına geliyordu


deniz ve kar güzel bir ikili,




arılıktaki kovanlar yine neredeyse kara gömülmüş, Bu hayvanların nasıl bu soğukta hayatta kaldıklarına şaşıyoum.??


Malesef açlıktan ölen bir koloni. Bu gelişimdede bir eksikle dönüyorum.Tabi bu benim arıların başında duramayışımın faturası..






ayın üçünde saat 12 gibi yola çıktım yağan karın topragı gevşetmesi sonucu ufak çaplı heyelanlar oluşmuş.



                                                                                  



dönüş yolunda Küre ilçemizde kar çoktu,



Çıkışta yine bize zincir taktırdı. Ben zincirle boğuşurken bacanağımda tabi keyfi yerinde beni resimlemiş.:)))
şaka bir tarafa bacanağım köyde doğup büyüdüğü için kendi ifadesine göre 29 senelik memleketin  karlı havasının hasretini duyuyormuş bu vesile ile hem av yapıp hemde karlı ortamda bol bol yürüyüş yapmış en çok onun adına sevindim.





Boluya kadar karlı yoculukmuz devam etti ve 7-8 saat olması gereken  yolculuğumuz gece 12 saatte 23:30'da bitti.


Çok soğuk olduğu için bir çıta dahi çekemeden döndük.:(((

Bu sene kış mevsimi yurdumuzun her bölgesinde geçmiş senelere oranla daha sert geçti.
bizde,    "artık yeter hayırlısı ile kış kış"    diyelim...